Dr. Ömer Özdinç
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Kongresi CONGIST 2024’te konu “Sosyal Bilimler ve Yapay Zeka” idi. Son yıllarda toplumsal yaşamda etkili bir olguya dönüşen yapay zekanın sosyal bilimler tarafından erken aşamada incelemeye tabi tutulmasını çok önemli buluyorum.
Ben de Üretken Yapay Zekanın sosyal etkisi üzerine bir bildiri sunmaya çalıştım. Bugüne kadar genelde Üretken Yapay Zekanın istihdam üzerindeki olası etkileri konuşuldu. Ben istihdam üzerindeki etkisinin farklı yetkinliklerin yeni yetkinliklere yerini bırakması (skill replacement) şeklinde gerçekleşeceğini düşünüyorum. Kısacası ÜYZ işsizliğe değil daha ziyade iş değişikliğine sebep olacak gibi görünüyor.
Esas yıkıcı etkilerin daha farklı sosyal ve kültürel sahalarda yaşanabileceğini düşünüyorum. Bu bildiride işsizlik dışında çok değinilmeyen sosyal eşitsizlik, algoritmik adalet, veri suistimali, mahremiyet, sosyal izolasyon, kutuplaşma, bilgi tekeli, sanat ve yaratıcılık gibi kavramlar aracılığıyla olası sosyal yansımaları tartışmaya çalıştım.
Bu noktada bir teknolojinin ilk yayıldığı dönemden itibaren etik/hukuk süzgecinden ve toplumsal hafızanın “terbiyesinden” geçmesini önemli gördüğümü belirteyim. Bunun için gerekli etik çerçeveler bir an önce oluşturulmaya başlanmalı ve bunlar idari düzenlemelere yansımalı. Bu çerçeveler de dinamik olmalı ve her geçen gün yenilenmeli.
Aksi takdirde geç kalındıktan sonra mevcut durumu bir çerçeveye sığdırmak zor oluyor. Teknolojinin ve ürünlerin gelişimini tamahkar kapitalizmin bireysel konfor eğilimiyle ittifakının insafına terk etmenin üzücü sonuçları olduğunu geçmişte çok gördük ne yazık ki.