
Dr. Ömer Özdinç
Genel Müdür
İnovasyona Yeni Bir Tanım Önerisi: “Yeni” ve “Değer Üreten” Bir “Çıktı”yla Sonuçlanan “Süreç”
İnovasyon bir süreçtir. Aynı zamanda inovasyon bir çıktıyı da içermelidir. İnovasyonda ortaya çıkan bu çıktı “yeni” olmalı ve aynı zamanda “değer üretmeye başlamış” bir çıktı olmalıdır.
“İnovasyon Yazıları” başlıklı seride Türkiye’de üzerinde henüz bir mutabakat sağlanamayan inovasyonu daha iyi anlamak için onu irdelemeye devam ediyoruz. Önceki yazılarda daha çok inovasyon kavramı ve inovasyonun tarihi üzerinde durmuştuk. Bu yazıda bugün kullanıldığı haliyle inovasyon kavramını diğer kavramlardan ayıran özellikleriyle ele alarak onu tanımaya ve tanımlamaya çalışacağız. Bilindiği gibi tanımlamalar iki temel işleve sahiptir. Bu iki işlevi eskiler “etrâfını câmi, ağyârını mâni” ifadesiyle formülize ederler. Yani tanımlamalar hem kavramın tüm temel özelliklerini bünyesinde toplamalı hem de benzer kavramlardan onu ayırabilmelidir.
Yazının başlığında inovasyonla ilgili özellikleri, söz konusu iki işlevi sağlayacak şekilde tek bir tanımda birleştirmeye çalışarak inovasyonu “yeni ve değer üreten ve yeni bir çıktıyla sonuçlanan süreç” olarak tanımladık. Burada inovasyonun temel bileşenleri olan ve onu diğer kavramlardan ayıran dört temel özelliğini vurgulamış olduk. Dolayısıyla inovasyon dediğimizde bir “süreç”ten, bu sürecin sonunda ortaya çıkan bir “çıktı”dan, bu çıktının “değer üreten” bir çıktı olmasından ve “yeni” bir çıktı olmasından söz ediyoruz. Bu tanımın daha iyi anlaşılması için bu dört temel özelliği aşağıda sırasıyla açmaya çalışalım:
Öncelikle inovasyon temelde bir süreçtir. Anlık bir olay değildir, zamana yayılmış bir faaliyetler serisidir. (Bu yönüyle Türkçede bazı metinlerde rastladığım “yenileşim” kavramıyla örtüştüğü düşünülebilir. Fakat sadece bir yönüyle örtüşür) Birçok faaliyetten oluşmuş inovasyonun yönetilmesi ihtiyacından dolayı “İnovasyon Yönetimi” kavramı da bu durumda anlamlı bir düzleme oturur. İnovasyon süreç olması yönüyle ar-ge ile benzeşir. Ne var ki ar-ge’den yöntem sayesinde ayrışır. Ar-Ge’de sistematik ve yöntemi önceden tanımlı, hatta çoğu zaman bilimsel meşruiyeti olan araçların kullanılması zorunluyken inovasyon sürecinde böyle bir zorunluluk yoktur.
İkinci önemli özellik de inovasyonun bir çıktıyı da içermesidir. Yani inovasyon ulaşılan çıktı için de kullanılmaktadır. Bugün Türkçede inovasyon daha çok süreç anlamıyla değil, bu çıktı yönüyle kullanılmaktadır. Yani sürecin sonunda bir çıktı olmalıdır.
Üçüncü olarak inovasyonda ortaya çıkan çıktı yeni olmalıdır. Buradaki yenilikten kasıt uygulama sahasında daha önce uygulanmamış olmasıdır. Genellikle yenilikler farklı uygulama alanında kullanılan araçların yeni alanlara uygulanmasıyla ortaya çıkar. Bu noktada yaratıcılık da bir eşleştirme faaliyeti olarak görülür. Yani inovasyon daha önce hiç olmayan bir şeyin ortaya çıkışı değil, farklı alanlarda daha önce eşleşmemiş iki olgunun bir araya getirilmesiyle ortaya çıkar.
Son önemli özellik ise inovasyonda ortaya çıkan çıktının niteliğiyle ilgilidir. Söz konusu çıktı “değer üretmeye başlamış” bir çıktı olmalıdır. Buradaki değer nakdi değeri olabileceği gibi, stratejik veya sosyal değer de olabilir. Önemli olan bu değerin girişilen çabaya değmesidir. Diğer bir deyişle “feasible” olmalıdır. Eğer yeni bir ürünse -ister fiziksel ister hizmet niteliğinde olsun- hedef kitlesi tarafından kabullenilmiş ve yaygınlaşmaya başlamış olmalıdır. Yeni bir süreçse de uygulandığı alanda kullanılmaya başlamış ve maliyet düşüşü veya sürecin niteliğinde artış sağlamış olmalıdır.
Bu noktada inovasyon icattan veya ihtiradan ayrılır. (İhtira Osmanlıca ve Arapçada yine hem bir süreci hem de bir sonucu ifade eder ve yeni makine veya yöntem anlamında kullanılır. Patentin Osmanlıcadaki karşılığı İhtira Beratı’dır). Çünkü icatta ekonomik bir değere kavuşup kavuşmadığı hususu çok önemli değildir. Önemli olan yeniliğin vücuda getirilmesidir. Hatta bu yeniliğin fiziksel olarak gerçekleşme şartı da aranmaz. Bilindiği gibi patent başvurularında fisziksel gerçekleşme şartı aranmamaktadır. Oysa inovasyon amaçlandığı kullanım sahasında kabul görmüş olmalıdır. Dolayısıyla başarısız inovasyon yoktur, başarısız icat veya başarısız yenilik vardır diyebiliriz.
10 yılı aşkın süredir Ar-Ge projelerine danışmanlık yapmaktadır. Türkiye’nin önde gelen danışmanlık firmalarından SER Danışmanlık’ın kurucusu olup, aynı zamanda farklı sektörlerdeki ihtiyaçlara yanıt vermek adına GROWIS – Tarımsal Bilgi Yönetim Sistemleri ve VRTR – Sanal Gerçeklik Çözümleri’nin de kurucusudur. Bununla birlikte akademik sahada yüksek lisansını Ar-Ge Projeleri Yönetimi üzerine yapmıştır, “Ulusal İnovasyon Sisteminin Sosyo-Kültürel Kaynakları” konulu teziyle doktorasını tamamlayan Özdinç, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nde Yüksek Lisans öğrencilerine yönelik ders vermektedir.