
Esra Şakar
Satış Süreç Sorumlusu – Ziraat Yüksek Mühendisi
Tohum Ar-Ge’sinde Doğru Zannedilen Yanlışlar ve Hibrit Tohum
Islah çalışmalarının temeli, istenilen özelliklere sahip çeşitlerin elde edilmesidir. Ucu açık bir kavram olan “istenilen özellikler” meyvenin rengi, şekli, iriliği gibi özelliklerin yanı sıra kuraklığa dayanıklılık, hastalıklara dayanıklılık, tuzluluğa dayanıklılık gibi pek çok faktörün göz önünde bulundurulması ile çeşitlendirilebilir.
Son yıllarda internetin yaygın kullanımı ile bilgiye ulaşmak her ne kadar kolay olsa da ne yazık ki nitelikli bilgiyi süzmek ve değerlendirmek bir o kadar zor hale gelmiştir. Sosyal medya hesaplarının yaygın kullanımı ile inandırıcı bir şekle bürünen çarpıtılmış bilgi, çoğu kez kafa karışıklığına, bazen de korkuya yol açmaktadır. Bu nedenle doğru sandığımız yanlış bir bilgiye dikkat çekmek amacıyla “hibrit tohum” u olabildiğince basit bir dille anlatmak istedim.
Değişim (variyasyon/varyasyon) kavramı, ıslah çalışmalarının temelini oluşturduğu için, ilk önce ıslah çalışmalarına öncülük eden “değişim” kavramına değinmek doğru olacaktır. Canlılar pek çok açıdan birbirlerinden farklılık göstermektedir. Bitkilerde görülen bu farklılıklar, çevresel faktörler veya genetik özellikler sebebiyle bir bitki çeşidinin ortaya çıkmasında rol oynamaktadır. Islah, bu temel değişimin insan eliyle, bilinçli bir şekilde ihtiyaç duyulan özelliklerin ön plana çıkarılması için yapılan çalışmalar bütününü temsil eder.
Islah çalışmalarının temeli, istenilen özelliklere sahip çeşitlerin elde edilmesidir. Ucu açık bir kavram olan “istenilen özellikler” meyvenin rengi, şekli, iriliği gibi özelliklerin yanı sıra kuraklığa dayanıklılık, hastalıklara dayanıklılık, tuzluluğa dayanıklılık gibi pek çok faktörün göz önünde bulundurulması ile çeşitlendirilebilir.
Basitçe ifade etmek gerekirse, iki veya daha genin melezlenmesinden elde edilen çeşide, “F1 Hibrit Çeşit” denir. Melezleme ile anne ve baba, iki genin istenilen özelliklerinin ön plana çıkarılarak, ortaya çıkan çeşidin üstün nitelikli olması amaçlanır. Yani GDO kavramı ile karıştırılan hibrit, sanılanın aksine bitkinin genlerine direkt müdahale edilerek değiştirilmesi değil, melezleme vb. yöntemlerde üstün özelliklere sahip çeşitlerin elde edilmesidir.
Basit Melezleme
F1 çeşitler; tek tip ürün elde edilmesine olanak sağlarken, yüksek verim, olumsuz çevre ve toprak şartlarına dayanıklılık, erkencilik, hastalık ve zararlılara dayanıklılık, pazar beklentilerine yönelik ürün elde edilmesi (renk, tat, koku, aroma, uniform şekil, büyüklük vb), besin değerinde artış, taşımaya dayanıklılık özelliğinin elde edilmesi (kalın kabuk, elastikiyet vb. özellikler sayesinde), yeni çeşit elde etme süresinin kısalması gibi farklı özellikler nedeni ile tohum ıslahçıları ve üreticiler için büyük önem arz etmektedir.
Bitki ıslahında temel olarak; introdüksiyon (tohumluk getirme), seleksiyon (seçme), melezleme (geri melezleme, çoklu melezleme, türler arası melezleme) yöntemleri kullanılır.
İstenilen özelliklere sahip tohum elde edilmesi uzun yıllar süren, yüksek maliyetli ve pek çok risk faktörü göz önünde bulundurulması gereken zorlu bir süreçtir. Klasik yöntemler ile yürütülen melezleme çalışmaları 12-14 yıl gibi bir sürede tamamlanabilmektedir. Dünyada ve ülkemizde bilimsel ve teknolojik çalışmalar yürütülerek, laboratuvar ortamında bu süreyi olabildiğince kısa tutarak, istenilen özelliklere sahip yeni çeşitleri geliştirmek amacıyla önem kazanmıştır. Bu amaçla promotörler, vektörler, markör ve raportör genler kullanılmakta ve geliştirilmektedir.
Temel felsefe olarak aynı amaca hizmet ettiği düşünülse de tartışmalara sebep olan genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), bitkide istenilen bir özelliğin (genetik karakterine uygun olmasa dahi) laboratuvar ortamında gen transferi yöntemiyle kazandırılmasıdır. GDO ile elde edilen ürüne ise genetiği değiştirilmiş ürün (GD) denilmektedir.
Sonuç olarak klasik yöntemler ve laboratuvar ölçeğinde çalışmalar doğrultusunda melezleme yöntemi ile elde edilen Hibrit Tohum, bitkinin gen haritasında yer alan bir özelliğin ortaya çıkarılması veya akrabalık ilişkisi olan bir bitki tür ya da çeşitten bu özelliğin doğal yöntemlerle aktarılması esasına dayanırken, GDO ile istenilen özelliğin elde edilmesi amacıyla genetik yapının dışarıdan müdahale ile tamamen değiştirilmesi esastır.
Bu bilgilerden yola çıkarak Türkiye’de ıslah çalışması yürütülen ve ticari olarak piyasaya sürülen çeşitlerin yasal mevzuat gereği GDO’lu olmadığını söylemek, umuyorum bazı soru işaretlerinin giderilmesi açısından faydalı olacaktır.
Esra Şakar kimdir?
10 yılı aşkın süredir, özel sektörde yöneticilik, danışmanlık, eğitmenlik, bilirkişilik görevlerinde bulunmuş olup, 3 yıla yakın süredir SER Danışmanlık ailesinde Satış Süreç Sorumlusu olarak çalışmalarına devam etmektedir.